SGK 4A Nedir? Kafamın İçinde Bitmeyen Bir Tartışma
Konya’da yaşıyorum, 26 yaşındayım ve kafamın içi çoğu zaman sessiz değildir. Bir yanda hesap kitap yapan, tanım ve mevzuat seven bir tarafım var; diğer yanda “peki bu iş insana ne hissettiriyor?” diye soran tarafım. Konu SGK olunca bu iki taraf iyice karşı karşıya geliyor. Çünkü “SGK 4A nedir?” sorusu sadece teknik bir tanım değil, aynı zamanda hayatın tam ortasına dokunan bir mesele.
İçimdeki mühendis netlik ister. İçimdeki insan ise güvenceden, kaygıdan, geleceği düşünmekten bahseder. Bu yazıda ikisini de susturmayacağım.
SGK 4A Nedir? Teknik Tanımın Soğuk Gerçeği
İçimdeki mühendis konuşuyor
SGK 4A nedir? En sade haliyle söyleyeyim: Özel sektörde bir işverene bağlı olarak çalışan kişilerin sosyal güvenlik statüsüdür. Eski adıyla SSK olarak bilinir. Yani bir iş sözleşmesiyle çalışıyorsan, maaş alıyorsan ve primlerin işveren tarafından yatırılıyorsa, büyük ihtimalle SGK 4A kapsamındasındır.
İçimdeki mühendis burada durup şunları sıralıyor:
Emeklilik primleri düzenli yatırılır
İş kazası ve meslek hastalığı sigortası vardır
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı tanır
İşsizlik sigortası bu kapsama dahildir
Kâğıt üzerinde bakınca sistem oldukça mantıklı. Çalış, prim öde, karşılığında sosyal güvence al. Denklem temiz, sonuç net. Ama içimdeki insan tam burada araya giriyor.
SGK 4A ve İnsan Tarafı: Güvence mi, Mecburiyet mi?
İçimdeki insan itiraz ediyor
Tamam, SGK 4A nedir sorusunun teknik cevabını aldık. Peki bu sistem insanlara ne hissettiriyor? Güvende mi hissettiriyor, yoksa sadece “idare eder” mi dedirtiyor?
İçimdeki insan tarafı şunu söylüyor: SGK 4A’lı olmak bir yandan rahatlatıcı. Hastaneye gittiğinde “acaba karşılanır mı?” diye düşünmüyorsun. Emeklilik hayali, çok uzak da olsa, kafanın bir köşesinde duruyor. Ama diğer yandan da bir bağımlılık hissi var. Primlerin yatmazsa, işten çıkarsan, sistem bir anda seni dışarıda bırakabiliyor.
Burada şu soru kafamı kurcalıyor: SGK 4A gerçekten bir güvence mi, yoksa güvencenin minimum hali mi?
SGK 4A, 4B ve 4C Karşılaştırması: Hangisi Daha Mantıklı?
Analitik tarafım tablo yapmak istiyor
SGK 4A nedir sorusu çoğu zaman tek başına sorulmuyor. Genelde arkasından şu geliyor: “4A mı daha iyi, 4B mi?” İçimdeki mühendis hemen karşılaştırmaya başlıyor.
SGK 4A: İşverene bağlı, düzenli prim, daha net haklar
SGK 4B (Bağ-Kur): Kendi işini yapanlar, primleri kendin ödersin, yük daha ağır
SGK 4C: Kamu çalışanları, daha istikrarlı ama daha kapalı bir sistem
Matematiksel olarak bakınca 4A, özellikle genç yaşta çalışan biri için daha sürdürülebilir duruyor. Ama içimdeki insan yine rahat durmuyor.
Duygusal tarafım soruyor
Peki ya özgürlük? 4A’lı olmak demek, birine bağlı çalışmak demek. Sabah kaçta kalkacağın, ne zaman izin alacağın, hatta bazen hasta olup olamayacağın bile sistemin içinde tanımlı. SGK 4A nedir diye sorduğumda, sadece bir sigorta türü değil, bir yaşam biçimi görüyorum.
Genç Bir Çalışan Gözünden SGK 4A
Gelecek planları ve belirsizlik
26 yaşındayım. Emeklilik yaşı bana o kadar uzak ki, bazen teorik bir kavram gibi geliyor. İçimdeki mühendis “ne kadar erken başlarsan o kadar iyi” diyor. İçimdeki insan ise “bu sistem 30 yıl sonra aynı kalacak mı?” diye soruyor.
SGK 4A’lı olmak, bugünü kurtarıyor olabilir. Ama yarın ne olacak? Prim günleri, maaş bağlama oranları, sağlık sistemi… Hepsi değişken. İşte bu belirsizlik, duygusal tarafımı rahatsız ediyor.
Sonuç: SGK 4A Nedir Sorusunun Tek Bir Cevabı Yok
SGK 4A nedir? İçimdeki mühendis için bu, tanımı net, sınırları belli bir sosyal güvenlik statüsü. İçimdeki insan için ise bu, biraz güven, biraz kaygı, biraz da mecburiyet.
Belki de mesele şu: SGK 4A’yı sadece bir sistem olarak değil, insanların hayatına nasıl dokunduğuyla birlikte düşünmek gerekiyor. Ne tamamen kutsal, ne de tamamen yetersiz. Olduğu haliyle, bugünün Türkiye’sinde çalışan milyonlarca insanın ortak paydası.
Kafamın içindeki tartışma hâlâ bitmiş değil. Ama sanırım bu da kötü bir şey değil. Çünkü bazı soruların kesin cevapları olmaz; sadece daha iyi soruları olur. SGK 4A da tam olarak böyle bir konu.